Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı…
Karşılıksız bir aşka saplanmak ne de baştan çıkarıcıdır! Elde edilemeyen ve asla elde edilemeyeceği bilinen bir aşka tutulmaktan daha çekici ne olabilir? Böyle bir aşkın peşinden koşturmak, sonunun hüsran olduğunu bile bile vazgeçmemek, inatla kendini tüketmeye devam etmekten daha cazibeli, daha esrik bir halet-i ruhiye tahayyül edilebilir mi? Belki de bu yüzden bir zamanlar yüzlerce genç için Genç Werther’in acıları bunca imrendirici olmuş, aynı acıları çekebilmek, onunla özdeşleşebilmek için birçoğu kendisini intihara sürüklemişti nafile. Ve belki de bu yüzden Orhan Gencebay’ın şu satırları yazarken dinlediğim ‘Bir Teselli Ver’i bu toplumun bağrında kendine bu denli vazgeçilmez bir yer edinmişti… Tarih ve masallar, kendisini maşuku uğruna göz göre göre hırpalayan, tüketen, feda eden binlerce aşıkın hazin öyküsü ile doludur. Onlar bu çıkışsız oyuna, hesapsız, kitapsız, gözlerini kırpmadan dahil olmaktan dolayı en ufak bir çekince duymamışlardı. Şu ölümlü dünyada zaten kaybedecek hiçbir şeyleri olmadığını biliyorlardı. Bugün bu hikayeleri okurken, dinlerken, izlerken gerçekten hüzünleniriz. Peki ya bizi burada hüzünlendiren bir türlü aşkına ulaşamayanların talihsizliği midir, yoksa onların kederlerini, kayıplarını ta içimizde hissetmemizden mi ileri gelir üzüntümüz? Belki de bunlardan hiçbiri değildir gerçekte hüznümüzün kaynağı. Bundan çok, bugün artık bu acıları çekemiyor olduğumuz, bir türlü kendimizi o hikayelerin aşıklarının yerine koyamadığımız için kederleniriz aslında. Bu aşk hikayelerini okurken içimizi daraltan, belki de, kendi kendimizi bağladığımız binlerce şartlanmanın, hesabın, kitabın tahakkümü altında, kaybedeceğimiz çok şey varmış gibi hareket etme buyruğuna tâbi olmamız, artık böyle bir yola girme cesaretini kendimizde göremememiz ve en nihayetinde bir türlü aşık olamıyor, aşkı yaşayamıyor oluşumuzdur, kim bilir?
Okumaya devam et