Birikim Dergisi’nin Ocak 2008 Sayısında Yayımlanmıştır
Biz seçim barajını, bu partiler Meclis’e giremesin diye çıkarmış değiliz ‘Baraj yüzde 7’ye indirilebilir’ dedim… Diyorlar ki, ‘Kürtler bağımsızlığını ilan eder.’ Edemez! Aynı haklar tanınırsa niye ayrılmaya kalksınlar? Bu ülkede Kürtler Genelkurmay Başkanı bile oldu. Cemal Gürsel ziçin de ‘Kürt’ derlerdi.
Kenan Evren, Yedinci Cumhurbaşkanı
Sabah, 28 Şubat 2007
Dağda olmasındansa siyasette olması iyidir. Niye siyasetçilerimize güvenmiyorsunuz? Niye oradaki vatandaşlarımıza güvenmiyorsunuz? Onları seçmezler, biz onları sandıkta yeneriz..
Mehmet Keçeciler, ANAP’lı Devlet Bakanı, Akşam, 24 Şubat 2002
11. Cumhurbaşkanı’nın kim olacağı tartışmaları önce elektronik muhtıra ile Genel Kurmay’ın siyasete dışarıdan müdahalesini sonra da 22 Temmuz erken genel seçimlerini getirdi. Her iki seçmenden birisinin oyunu alan AKP, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 2,5 milyonun üzerinde oy aldı. Abdullah Gül 11. Cumhurbaşkanı oldu. Seçimin Kürt Sorunu açısından en önemli sonucu AKP’nin ‘Kürt kökenli vatandaşları’ Kürt sorununu tanıyan, tanımlayan ve sorunun çözümünü siyasetinin temel amacı olarak kabul eden Demokratik Toplum Partisi (DTP) kadar temsil etme iddiasına sahip olabilmesiydi. Seçimlerin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile HPG (1) arasındaki çatışmalar şiddetlendi. 7 Ekim’de operasyondan dönen askerlere yapılan saldırı sonucu 13 asker hayatını kaybetti. 17 Ekim’de TBMM’den hükümete bir yıl süreyle sınır ötesi operasyon yapma yetkisi veren tezkere 506 kabul oyuyla geçti. 21 Ekim’de Hakkari/ Dağlıca’da düzenlenen saldırı sonucunda 12 asker hayatını kaybetti, 8 asker kaçırıldı. 23 Kasım’da Anayasa Mahkemesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın DTP’nin kapatılması talebiyle yaptığı müracaatı kabul etti, dava süreci başladı. KCK (2) Yürütme Konseyi ve KONGRA-GEL (3) Başkanlık Divanı silahların bırakılması ve Kürt sorununun çözümü için 7 maddelik bir bildirgeyi 1 Aralık günü yayınlarken aynı gün TSK ilk sınır ötesi operasyonu yaptığını duyurdu.
Türkiye siyaseti içinde Kürt sorunu odaklı siyasetler yani Kürt sorununu tespit eden, sorunun çözümünü siyasi önceliği kabul eden ve çözüm için temsil kabiliyetine sahip olduğu iddiasını taşıyan siyasetler yasal olan ile yasa dışı olan, ‘meşru’ olan ile ‘gayri meşru’ olan arasında gidip geldi ve hep kenara özgü olan siyasetler olarak var olmaya çalıştı. Kenarın siyaseti olması hasebiyle ifade ve temsil kabiliyeti hep tartışmalı olan bu siyasetlerin kenardan merkeze devşirilmesinden zaman zaman söz edildi ancak bu bahsi açan her kim olursa olsun sert bir tepkiyle karşılaştı.
Yazının meramı Türkiye’nin Kürt sorununun 1999-sonrası seyrine yakından bakmak, Kürt sorunu odaklı siyasetlere bir arada bakıp sorunun çözümüne dair siyaset üretme, temsil etme ve muhatap olma iddiasının değişen gereklerini tarif etmek ve mevcut siyasi örgüt ve teamüllerin bu gereklere cevap verme kapasitesini tartışmak.
Okumaya devam et