Game of Thrones (Taht Oyunları) ve Trajedi

game of thrones cersei-lannister

Tyrion’ın son sezonda Mereen şehrinin Dövüş Çukuru müsabakaları için dediği gibi:

“Dünyada zaten benim damak tadıma göre gereğinden fazla ölüm oluyor – Boş vakitlerimde bundan geri kalsam olur”

Ama yapımcılığını David Benioff ve D.B. Weiss yaptığı, George R.R. Martins’in çok satan “A Song of Fire and Ice” (Buz ve Ateşin Şarkısı/Taht Oyunları) kitap serisinden uyarlanan Game of Thrones (Taht Oyunları) dizisi yayına başladığı 2011 senesinden beri her sezonda kendi kahramanlarını çekinmeden hunharca öldürmesiyle ünlü. 5. sezon finalini Mother’s Mercy (Anne’nin Merhameti) bölümü ile gerçekleştiren Game of Thrones, son sezonuyla birçok izleyicisine göre dayanılabilecek “şiddet sınırını” aşmış. Sadece sevilen karakterleri yok etmesiyle değil, dizi kitapta olsun olmasın işkence ve tecavüz sahnelerine yoğun bir biçimde yer vermesiyle oldukça eleştiri topladı. Ama aslen Game of Thrones’u içten içe bu yüzden de izlemeye devam ediyoruz.

Aristotle, Nietzsche ve Game of Thrones
Aristo Yunan trajedilerinde insanların normal dünyadakilerden daha iyi gösterildiğini söyler. Bu trajik kahramanlar Aristo’ya göre, Oedipus veya Thysestes gibi oldukça ünlü, zengin ve örnek ailelerin bireyleridir. Bir yandan da bu trajik kahramanlar seyircilerin onlarla özdeşlik kurmasını sağlayacak kadar seyirciye benzemelidir. Ancak böylece seyircilerin bu trajik kahramanların başına gelen hak edilmemiş talihsizlik ve felaketleri izlerken acıma ve korku duyması sağlanabilir (1). Game of Thrones ve kahramanları dünyaları ve deneyimleriyle iktidar kavgasının her yerde olduğu günümüz toplumunu yansıtıyor. Trajik kahraman, yine Aristo’ya göre, ne tamamen iyi ne de kötü olmalı böylece başına gelen talihsizlikler onun kusur, yetersizlik veya ahlaksızlığından dolayı değil yanlışlıkla veya şansızlıktan meydana gelmeli. Yani bir etme bulma dünyası yok. Başka türlü zaten seyircinin tamamen kahramanla özdeşlik kurması zor.

Seyircinin trajik kahramanlarla özdeşlik kurup yaşanan talihsizliklere acı, korku, endişe hissederek bu duygularından arınmasına ve gerilim atmasına katarsis deniyor. Aristo’ya göre, seyircilerde katarsis uyandıracak en trajik olaylar birbirine seven ve değer veren, birbirinin yakını olan kahramanlar arasında geçen talihsiz olaylar esnasında oluyor. Mesela, Medea kendi çocuklarını katlediyor veya Oedipus kendi öz babasının katili ve annesinin de istemeden aşığı oluyor. Bu nedenle de bu sezonun çok konuşulan dehşet sahnesi, Stannis Baratheon’un demir tahta giden yoldaki zaferi için kendi kızı, çocuk yaştaki Shireen’i Işık Tanrısına (Lord of Light) canlı canlı yakarak kurban etmesiydi (2). Üstelik sahne bölümün final sahnesi de değildi. Shireen, küçük yaşta geçirdiği Greyscale hastalığından babasının yoğun uğraşları sonucunda Taş Adam haline gelmeden ancak yüzünün yarısını kaplayan koca bir yara iziyle kurtarılabilmişti. Annesi Baratheon hanesine kusurlu bir varis vermiş olmaktan dolayı Shireen’den utanıyordu ve kendini de Stannis’e layık bir eş olarak görmüyordu. Shireen, bunca iktidar kavgasının ve savaşın içinde, babasının sağ kolu Davos’a ve Sam’in kız arkadaşı Gilly’e okuma yazma öğretme hevesindeydi. Stannis’in bile ziyaret ettiğinde huzur bulduğu odasında kitap okuyarak masumane bir hayat yaşıyordu. Ama annesi bile yanarken Shireen’in yardım çığlıklarına dayanamazken Stannis hiç duraksamadı. Cersai’nin sezon 4’ün sonlarında Oberyn’a dediği gibi:

“Dünyanın her yerinde küçük kızların canını acıtıyorlar”

game-of-thrones-shireen

Peki Stannis çok sevdiği kendi küçük kızını bilerek kendi iradesiyle yakmadı mı? Aslen bu trajik sahne Shireen’den çok Stannis’in dramı. Stannis seçim şansı bulunmadığına, Kral olmanın kaderini gerçekleştirmek olduğuna inanıyordu. Hâlbuki kızını kurban etmesine rağmen Işık Tanrısı’nın lütfundan nasiplenemeyen ve ordusu Boltonlar tarafından Winterfell’de bozguna uğratılan Stannis, sırf biricik kızının değil, kardeşi Renly’nin ve tahtında iddiası olduğu merhum abisi Kral Robert’tan olma yeğeninin de katilinden başka birisi değil. Büyük ihtimalle de kızı kral kanı taşımadığından ötürü adak olarak istenen sonucu vermedi; çünkü inanışa göre kral kanının Işık Tanrısı’na kurban edilmesi duaların çoğunun kabulünü sağlıyordu. Stannis’in yanlışı onun kötü bir insan veya baba olmasından gelmiyor, kendisinin kim olduğunu bilmemesinden geliyor. Stannis asil, kudretli, taht kavgasında haklı ve hatta iyi bir baba ama Işık Tanrısı’nın rahibesi Melisandre’nın inandırdığı gibi seçilmiş biri değil. Hata burada yakınlığın veya arkadaşlığın yetersizlikten değil ama talihsizlik sonucu tanımlanamaması. Bu nedenle de Aristo, trajik kahramanı hak ettiği için değil ıstıraplarla şansızlık sonucu karşılaşan karakter olarak tanımlıyor. Asıl trajedinin kaynağı birbirinin kendini gerçekleştirmesinde yardımcı olacak birbirine benzer insanların arkadaşlığının, beraberliğinin engellenmesi; çünkü Aristo erdemli hareketlerle ulaşılabilecek kendini gerçekleştirme gayesinin kişinin kendine benzer olan diğer erdemli insanlarla birbirinin hareketlerini mükemmelleştirerek ulaşacağını düşünüyor (3).

Bu sezonun en dikkat çeken şiddeti yoğun sahneleri arasında, evi Winterfell’e varis olarak dönmek uğruna işgalci Bolton ailesine gelin giden Sansa Stark’ın evlilik içi tecavüze uğraması var. Bu tecavüze ise onu küçüklüğünden beri tanıyan, Stark ailesinin bir nevi evlatlığı Theon Greyjoy, Sansa’nın kocası Ramsay Bolton tarafından zorla tanıklık ettiriliyor. Daha sonra da Theon, Sansa’nın kaçma planlarına yardım etmeyip, tam tersine bu kaçış planını Ramsay’e yetiştiriyor. İlk sezonda Demir Tahtın Kralına layık Kraliçe olmayı bekleyen Stark ailesinin güzel kızı Sansa, babası, Ned Stark’ı krala ihanetten idam ettirenlerin elinde rehin kaldığı sarayda kocası Ramsay’den önce nişanlısı Demir Tahtın yeni sahibi Joffrey’in türlü hakaret ve şiddetine maruz kalmıştı. Velhasıl çilecilik (asetizm) uyarınca Sansa artık kendi hayatında aktif özne olma yetisine ulaşmalıydı, olmadı. Ama bu mertebeye kendi asil kimliği Ramsay tarafından işkenceyle unutturulan onun yerine Reek diye çağrılan Theon muktedir oldu ve Theon sezon sonunda Sansa’yı da kurtarıp Winterfell’den kaçmaya koyuldu. Ama Theon’un kendini bulması için önce kaybetmesi gerekti velhasıl ailesi bildiği Stark ailesine asıl Reek olmadan önce ihanet etmişti. Stannis de kendine ait gerçeği ancak her şeyini kaybedince öğrendi. Nasıl trajik kahraman ne iyi ne de kötü olarak nitelendirilemezse, trajedide doğru ve yanlış, iyi ve kötü de birbirinden ayrılamıyor. Trajik olay acı verse de bilginin de kaynağı oluyor.

Nietzsche, Yunan trajedisinde seyircinin duyduğu acıma ve korkunun hayata karşı istekle bütünleşmek ve bu isteğin sınırsız ve yok edilemez olduğunun farkına varmak olduğunu söylüyor: “…görüyoruz ki, şairin tüm anlatımı gözlerimizin derinliğin boşluğuna bakması sonrası kalan aydınlık imajdan başka bir şey değil” (4). Bu nedenle de Nietzsche trajediyi kötümser bir şekilde dünyadan geri çekilme olarak değil, yaşanan ıstıraplara rağmen hayatı hararetle onaylama olarak ele alıyor. Nietzsche, “bilgi erdemdir, her günah bilgisizlikten kaynaklanır ve tüm erdemliler mutludur” gibi Sokratik antagonistik önermeleri bu yüzden reddediyor. Plato’ya karşı Aristo’nun trajediyi yine de savunmasının nedeni katarsise ulaşan seyircinin duygusal yoğunluğundan kurtulup orta yolu bulabilmesi; çünkü erdemli hareket için sahip olunması gereken karakter aşırılıklar ve yetersizliklerden uzakta orta yolu bulmaktan geçiyor (5). Trajik oyunlar bu nedenle de bir erdem provası, Aristo’nun ümidi seyircinin karakterlerle özdeşleşmesiyle erdemli harekete götürecek karakter alıştırmasında bulunmaları. Elbette bu Nietzsche’nin yaklaşımına uymuyor. Nietzsche’nin trajik kahramanı Tanrılarla boy ölçüşecek kadar hırslı ve başına gelen talihsizlikler (Tanrıların oyunları olmalı) ne iyi ne de kötü olarak nitelendirilebilir.

Stark ailesinin küçük kızı Arya Stark tarafına bakacak olursak, sezon finalinde öç listesindeki Demir taht kralının şövalyelerinden Meryn Trant’ı kendi boyundan beklenmeyecek bir şekilde işkenceyle öldüren Arya’nın sonrasında Yüzler Salonunda kendi ölümüne şahit olduğunu söyleyebiliriz. Gözleri de artık görmemeye başlıyor. Ablası Sansa’nın prensesliğinden nasiplenmemiş Arya babası Ned Stark’ın idamından sonra halk arasına karışmıştı. Ailesinin çoğunun öldürüldüğünü öğrendiğinden beri de öç alma hayalleriyle ayakta duruyordu. Bu sezonda Bravos şehrine ulaşmış ve Yüzsüz İnsanlar (Faceless Men) denilen Çok Yüzlü Tanrı’nın (Many Faced God) istekleri doğrultusunda ölümle adalet sağlayan grubun öğretisine dâhil olmuştu. Ancak Arya bir türlü eğitiminde istenen performansı sergileyemiyordu. Kendini unutup Yüzsüz İnsan olmaya hazır değildi. Yüzler Salonu’ndan aldığı takma yüz ile Çok Yüzlü Tanrı’nın değil kendi ölüm listesinden, Meryn Trant’in, canını aldı böylece Çok Yüzlü Tanrı’yı hiçe saydı. Meryn’i öldürürken ona “benim kim olduğumu biliyorsun. Ben Arya Stark’ım. Sen kim olduğunu peki biliyor musun? Sen hiç kimsesin” diyor. Ama bu olayın sonunda “hiç kimse” olan Arya Stark oluyor. Velhasıl, unutmanın tek yolu ceza olarak intikam almak. Zizek’e göre, birini işlediği suç için intikamla cezalandırmanın özgürleştirici bir yanı var (6): “Suçlu uygun bir şekilde cezalandırıldıktan sonra bunu arkada bırakarak devam edebilirim.” Arya intikamını alması sonucu Hiç Kimse oluyor, öğretisini tamamlıyor.

Kralın Toprakları’nda (King’s Landing) ise ana kraliçe Cersai, merhum kocası kral Robert’ı kendi ikiz erkek kardeşi Jaime ve kuzeni Lancel ile aldattığı gerekçesiyle tapınakta hapis tutuluyordu. Bu iddialardan sadece Lancel ile beraber olduğunu kabul eden diğer iddia için duruşması ertelenen Cersai, peder High Sparrow tarafından halk arasından sarayına kadar çıplak “Utanç Yürüşüne” çıkma cezasına çaptırılıyor. Cersai şu ana kadar aşk ilişkileriyle değil ama sebebiyet verdiği diğer zulümler dolayısıyla çoğu seyirci nezdinde bunu hak etmiş olmasına rağmen burda yine de saygı toplamış olmalı. Velhasıl ana kraliçe Cersai burda halkın seviyesine düşürülerek aslen seyircinin önünde kuvvet sınavına sokuluyor. “Utanç Yürüyüşü” bir bakıma “güç imtihanı”. Sahip olduğu asil sarı Lannister saçları kesiliyor, halkın -ayaktakımının- küfür ve aşağılamalarının arasına çırılçıplak girdiğinde Cersai tüm ayrıcalıklarından arınmış ve her küçük kız kadar da savunmasız. Ama sadece saraya ayak bastığında gözlerinden yaşlar dökülüyor. Hem Arya hem Cersai, Tanrılarla olan anlaşmazlıklarından daha güçlü çıkacak gözüküyor. Nietzsche’nin dediği gibi:

Korkunç Oedipus üçlemelerinde anlatıldığını tespit ettiğim tanımlama şöyle – doğa bilmecesini (7) (belirsiz Sphinx) çözen kişi aynı zamanda babasının katili ve annesinin kocası da olmalı ki, doğanın düzeninin kutsal şemalarını kırabilirsin. Bu mitler aracılığıyla bize fısıldanan fikir şudur: Bilgelik, özellikle Dionysiac bilgelik, doğal olmayan bir suçtur ve kim olursa olsun, bilgisinden kaynaklı kibirle uçurumun yıkımında doğayı yaralarsa kendisi de doğanın parçalanıp dağılmasını deneyimleyecektir. Bilgeliğin doruğu bilge adamın düşmanı olur; bilgelik doğaya karşı işlenmiş bir suçtur.

game of thrones jon-snow-dead
Bu nedenle de Jon Snow (8) dönecekse başka türlü vuku bulmalı…

Notlar:
1- Aristotle; Milton C. Nahm, Aristotle on Poetry and Music (Bobbs-Merrill, 1956)
2- Kral kanı taşıdığı iddia edilenlerin Işık Tanrısı’na kurban edilmesi R’hllor dinince daha makbul kabul ediliyor
3- Aristotle and Terence Irwin, Nicomachean Ethics, trans. Terence Irwin, 2 edition (Hackett Publishing Co., 2011).
4- Friedrich Nietzsche, Birth of Tragedy and the Genealogy of Morals, Mass Paperback Edition edition (Doubleday & Co., 1956),.61.
5- Aristotle and Irwin, Nicomachean Ethics.
6- Slavoj Zizek, Violence: Six Sideways Reflections, 1st edition (New York: Picador, 2008), 190.
7- Sphinx Oedipus’a Thebes şehrine girmesi için bilmeceyi doğru yanıtlamasını ister. Bilemezse Sphinx Oedipus’u yiyecektir. Sphinx’in bilmecesi “sabahları dört ayakla, öğlenleri iki ayakla akşamları ise üç ayakla yürüyen nedir?” sorusudur. Oedipus bilmeceyi doğru cevaplar. Cevap insandır. Sphinx kendini öldürür.
8- Jon Snow: Ned Stark’ın evlilik dışı çocuğu olarak biliniyor. Stark ailesiyle beraber büyütülüyor ama soyadı olarak Stark ismini kullanamıyordu. Görev aldığı sınır nöbetçiliğine yeminiyle bağlı Jon Snow geçtiğimiz sezon düşman görülen Vahşiler olarak adlandırılan Özgür İnsanlar’a merhamet gösterdiği için nöbet arkadaşları tarafından babası gibi ihanetten şimdilik telef edildi.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s