Yazan: Tamir Sorek
Çeviren: Kıvanç Tanrıyar
İttihad Abna’ Sakhnin (İbranice İhud Bnei Sakhnin ya da Birleşik Sakhnin Oğulları) ilk defa 2003 yılında birinci lige çıktığından beri, geleneksel olarak spor dallarının tümünde İsrail sağıyla özdeşleştirilen bir takım olan Beitar Kudüs’le giriştiği kavgalarla medyanın ilgisinin odağında yer alıyor ve polis için ciddi bir karın ağrısı yaratıyor. Sakhnin şimdi zirvedeki tek Arap spor takımı. Birçokları için Beitar’la olan maçlar, İsrail- Filistin çatışmasının küçük bir modelini sergiliyor. Beitar fanatikleri, açıkça Arap karşıtı sloganlar atıyor. Diğer yandan, polis 1976’da Sakhnin takımının geldiği Galile kasabasında devletin topraklara el koymasına karşı yapılan protestolar sırasında üç silahsız Filistinliyi vurduğundan beri, bu kasaba ve bu takım Arap direnişinin sembollerinden biri olarak ortaya çıkıyor.
Gerçekler tabii ki, çok daha karmaşık. İki takım taraftarı için de maçlar hem düzen karşıtı ve tehlikeli görülen etnik kökenleriyle nasıl gurur duyduklarını göstermeleri hem de tutkularını İsrail’de tüm kamusal alanda daha yaygın bir biçimde duyurmaları için bir fırsat. Futbol stadyumlarının yetişmekte olam kuşakların sosyalleşmesi için önemli bir yer olması fikri akla yatıyor: İsrail Futbol Federasyonu’na göre futbol maçlarını izleyen taraftarların yarısı 14 ila 24 yaş arasında. Maçlar sırasında her iki tarafın da gençleri, derme çatma protesto stratejilerini ve cemaatlerinin nasıl bütünleştiğini gözlemliyor ve öğreniyor.
Mizrahim Gururu, Yahudi Milliyetçiliği ve Arap Karşıtlığı
Sporun politizasyonu, İsrail Devleti’nin kuruluşundan önceye dayanıyor. Manda döneminde, Maccabi takımları Siyonizm’in sosyalizm karşıtı sivil trendiyle ilişkiliydi. Ha-Po’el takımları, Histadrut’un sosyalist Siyonist eğilimin kontrol ettiği ve 1977’ye kadar ülkedeki hükümetleri yöneten İşçi Birlikleri Genel Federasyonu kademelerinden oluşuyordu. Beitar, Zeev Jabotinsky tarafından 1923’te kurulan revizyonist Siyonist gençlik hareketinin sonucudur. 1936’da Beitar’ın Kudüs kolu, futbol ve diğer dallarda faal olan spor takımları kurdu. 1949’larda takım üyelerinin çoğu sağ-kanat İrgun ya da Lehi yeraltı terörist organizasyonların üyeleriydi ve bazıları İngiliz otoriteler tarafından Filistin’den kovulmuştu. Beitar takımları daha sonra, Likud’un –ki Likud ilk defa 1977 seçimleriyle güç kazandı- çekirdeği olan Menachem Begin tarafından yönetilen Herut’a bağlandılar.
Kudüs Ha Po’el kurumları, 1950lerde ve 1960larda Arap ve Müslüman ülkelerden kitleler halinde göç eden Yahudileri (çağdaş Yahudi jargonuyla Mizrahim) içine alıyordu. Göçmenler, kendilerinin sosyoekonomik hiyerarşinin en altında yer aldıklarını ve politik sistemin dışına itildiklerini düşünüyordu. Bu nüfus için Beitar’ı tutmak, genelde Aşkenazi (Avrupa kökenli Yahudiler) İşçi Parti’sinin hegemonyasını protesto etmenin bir yoluydu. Beitar Kudüs fanatikleri, sloganlarında hâlâ eski Sphardi Yahudi dini tınılardan uyarlanmış şarkılar kullanırlar.
Beitar’ın milliyetçi bir hayran kitlesi olan yerel bir kulüpten, Likud liderleriyle yakın ilişkisi olan bir takıma dönüşmesi, (1976’da ve 1979’daki İsrail Milli Kupası turnuvalarını kazanması) Likud’u başa geçiren politik çalkantılarla aynı zamana denk gelir. Likud başkan adayları, her zaman Aşkenazi olmuş olsa da, işçi hegemonyasını motive eden başlıca güç olduğu için, 1977 ve 1992’deki Mizrahim oylarının yarısını çekmişlerdir. Likud’un zaferini sağlayan demokratik koalisyon, Beitar fanatiklerinin giderek genişleyen çevresine yansır. Aslında, Likud kendini asla açıktan Mizrahim destekçisi olarak tanımlamasa da, Beitar taraftarlığı, Mizrahim etnisitesiyle duyulan gururu, futbol fanatizmi üzerinden Likud politik aidiyetinin öğeleriyle birbirleştirmiştir.
Fakat Beitar taraftarlarının protestosunun en ilginç tarafı tutarlı ve tek ses Arap karşıtı tonu. En koyu fanatikler, Arap karşıtlığını kulübün ayrışmaz bir parçası olarak görüyor.
Bu olgu, Beitar- Sakhnin ilişkilerinin tam merkezinde durduğu ve Beitar taraftarlarından gelen Mizrahim protestolarını Yahudi vatanseverliğiyle karıştırdığı için özel dikkat istiyor. Birçok bilim adamı, Mizrahim kimliklerinin içerdiği Arap öğesi yüzünden Mizrahimlerin yaşadığı zorlukları yazdı. Arap ülkelerinden göçenler, Siyonizm içinde güçlü bir hegemonya ideolojisi ve söyleminde ve pratiklerinde yüksek dozda Oryantalizm buldular. Arapların da tarihsel olarak Siyonizmin düşmanı olduğunu göz önüne alırsak, birçok Mizrahim kendi görünüş ve kültürel tercihi dolayısıyla Araplılaştırmaya ve doğululaştırmaya itildi. Ella Shohat’ın sözleriyle, “Arap Yahudi için, Siyonizm altındaki varoluş derin ve ta iç organlarına kadar işleyen bir şizofrenidir, kendi kendini inkârın empoze edilmesiyle karışmış, inatçı bir kendini beğenmişlik, sömürgeci muğlaklığın ortaya koyduğu durumun tipik ürünleridir.” (1)
Bunun dışında, devletin varoluşunun ilk on yılında, Filistinli Araplar ve Mizrahim Yahudileri aynı düşük ücretli işler için rekabet ettiler; bu orta sınıf Aşkenazilerin pek de aşina olmadığı bir rekabetti. Bu faktörler, kültürel yakınlıklarına rağmen Mizrahim Yahudileri ve Filistinliler arasında belirli bir gerilim yarattı. Mizrahimler için meşru bir İsrailli kimliği edinebilmek, kendileri ve Filistinliler arasında net bir çizgi çekebilmeleri demekti. Ulusalcı, savaş yanlısı ve Arap düşmanı görüşler, Mizrahimlerin Filistinli Araplarla ortak ne kadar noktası varsa bulandırmasını sağladı.
Beitar taraftarlarının repertuarı, bu yüzden, hiç iyi tanımlanmamış Arap ve Müslüman karşıtı mesajlar içeriyor. Dinle alakalı alaylar (“Muhammed öldü” ya da “Muhammed …e”) en öfke dolu tepkileri tetikliyor, tıpkı İsrail-Filistin çatışmasına yapılan provokatif milli-dini göndermeler gibi, mesela “Haremi Şerif bizim.” Fakat en iyi bilinen slogan “Araplara ölüm.” Anat Rimon-Or, bu haykırışların mükemmel bir hegemonya karşıtı protesto şekli olduğunu söylüyor çünkü sık sık Siyonistlerin Araplara kayıtsızlığını meşrulaştırma işlevini gören hümanist, liberal retoriğe karışıyorlar. Arapları açık açık öldürme isteği Siyonist etiği (ethosu) hem destekliyor hem de tutarsızlığını sergiliyor (2). Rimon-Or ve diğerleri, haklı olarak, İsrail medya yorumcularını, Arapların İsrail güvenlik güçleri tarafından öldürülmelerine göstermedikleri hassasiyeti bu kelimelere gösterdikleri için ikiyüzlülükle suçluyor (3).
Futbol, Yahudi medyası için kibirli liberalizmini pratiğe geçirmede mükemmel bir fırsat olsa da, bu medya eleştirisi kelimeler ve pratikler arasındaki kısa mesafeyi göz ardı ediyor. 2002 Nisan’ında D-9 operasyonunu düzenleyen ve Cenin mülteci kamplarında yüzlerce evi buldozerle ezip geçen Moshe Nissim’in “işine” başlamadan önce buldozerinin tepesine büyük bir Beitar Kudüs bayrağı asması tesadüf değil. Bu sadık Beitar taraftarı bir gazete röportajında şöyle der: “Yıkmaya başladığımız evlerde bir sürü insan vardı. Bir evin canlı bir insanın üzerine düştüğünü görmedim. Ama eğer öyle olmuşsa da umursamam. İnsanların bu evlerde öldüğünden eminim ama bunu görmek zordu… Onlara kampın ortasında bir stadyum yaptım.” (4) Tabii ki Nissim Arapları öldüren tek asker değil ama bunu bir futbol takımı bayrağı altında yapan tek asker, hem de futbol takımı tam da yapmış olduğu şeyin yapılmasını ritmik bir sloganla talep etmişken. Bu arka planla beraber, Beitar taraftarlarının diğer sözleri – “Köyünüz yanasıca,” “Tanrı’ya yemin ediyorum ki burada Araplar kalmayacak” daha da ciddiye alınmalı.
Çatışma Tanımı Üzerine Çatışma
İttihad Abna’ Sakhnin birinci ligde 2003’ten beri sadece bir sezon kaybetti. Ondan önce başarılı olan bir takım daha vardı: birinci ligi bir sezonluğuna, 1996-1997’de, ziyaret eden Ha-Po’el Taibeh. Fakat daha güçlü bir takım olarak, Sakhnin, takım birinci lige çıktığından beri rahatsız olduğunu göstermek için her fırsatı kollayan Beitar taraftarlarının etnisite hakkındaki düşüncelerini giderek daha çok zorluyordu. Hatta Sakhnin 2004 Mayıs’ında İsrail Milli Kupası’nı aldı ve böylece bir sene sonra İsrail’i Avrupa Kupalarında temsil etme hakkını da elde ettı. Sakhnin’in zaferinden sonra Beitar’ı destekleyen ünlü bir websitesi olan ‘Taraftarlar Kampı’nda bir not yayınlandı: “Derin üzüntüyle Sakhnin’in Milli Kupa’yı aldığını duyururuz. Taraftarlar Kampı yarına kadar karartılacak. [İmza:] Taraftarlar Kampı, Beitar taraftarları, İsrail Devleti ve İsrail halkı.” Sırf Beitar taraftarları şahsi bir acı çekmiyordu, İsrail halkı da açıkça kolektif olarak yenilgiye katlanıyordu. 4 Ekim 2004’te Beitar, Sakhnin’e Kudüs’te 4-1 yenildi. Beitar taraftarları internette bir video klip yayınladılar. Klip, oyundaki skoru gösterirken acılı bir Mizrahim şarkısı şu sözlere eşlik ediyordu: “Dün kulüp tarihinde 1936’da kurulduğundan beri, en acılı, en aşağılayıcı ve utanç veren gününü yaşadı… Bugün, tarih kitaplarına bir yas günü olarak geçecek.”
Beitar-Sakhnin rekabetini ulusallaştıran benzer adımlar, Arap spor basınında da görülebilir. Arap basını, Arap-Yahudi futbol karşılaşmaları ile ilgili sık sık militarist metaforlar kullanıyor ve Arap politikacılar da Arap zaferlerini İsrail devletini sıkıştırmak olarak betimliyor. Sakhnin’in 2004’te Beitar’a karşı kazandığı zafer üzerine Kull al-‘Arab gazetesi anonim bir taraftarın şu sözlerini alıntılıyor: “Arapların göğsünü kabarttık. Beitar’a karşı kazanılan zaferin birden fazla anlamı var. Bu takım devleti temsil eden takım ve özellikle de köktencileri.”(5) Sakhnin, Mayıs 2005’te bir sonraki sezon için yerini sağlama aldığında, bir Knesset Muhammad Baraka üyesi şöyle bir açıklamada bulundu: “Sakhnin devlete karşı verdiğimiz savaşı sembolize ediyor.”(6) Bu milliyetçi iddialarda yankılananlardan görülen o ki, futbol bazı bağlamlarda ve bir noktaya kadar Filistinlilerin milliyetçi ataerkil düzenini onarmak için bir fırsat.
Ote yandan, Beitar taraftarlarının ve Arap politikacı ve spor muhabirlerinin tersine, Sakhnin taraftarları stadyumda Yahudi taraftarlarıyla yaşadıkları çatışmayı sürekli milli bağlamından arındırmaya çalışıyorlar. Aslında, milli kıvançlarını gösterme konusunda dikkatliler.
Sakhnin’in başarısı ülke bütününde Arap taraftarlarının gurur ve neşe kaynağı oldu. Sakhnin, birinci ligde kendi ana şehrinde yaşayanlardan fazla taraftarı olan tek takım (7). 18 Mayıs 2004’te Ramat Gan’da Sakhnin ve Ha-Po’el Haifa arasında oynanacak kupa finalinde, 38 bin izleyiciden dörtte üçü Arap’tı ama çoğu Sakhnin’den değildi. Fakat Arap ya da Filistin gururu stadyumda genelde ifade edilmedi.
Etnik-ulusal azınlıkların “en iyi” takımlarından, İspanya’da Atletik Bilbao (Bask) ya da Cezayir’de Jeunesse Sportive de Kabylie (Berberi) gibi, farklı olarak Sakhnin maçlarında doğrudan milliyetçilik ifadesine pek rastlanmaz. Sakhnin ve Ha-Po’el Haifa arasındaki tarihi kupa finalinde, binlerce Arap kadın ve erkekten oluşan, çeşitli yaşlarda ve farklı kökenleri olan kalabalığın arasında rastladığım bu tipte bir tek ifade vardı: Handhala (Filistinli siyasi karikatürist Naji al-‘Ali’ni simgeleşmiş karakteri) şeklindeki bir flama taşıyan bir izleyici. Maçlarda Filistin bayrağı da yoktu ve diğer Sakhnin maçlarında da pek olmaz. Filistin vatandaşlarının Siyonist kuruma kin duymak için yeterli sebebi olsa da, oyun bir protesto gösterisine dönüşmez.
Bu paradoksu anlamamız için İsrail’deki Arap futbol taraftarlarının çoğunun Arapların futboldaki başarısını meşru İsrail vatandaşı olabilmede bir fırsat olarak gördüğünü bilmemiz gerekiyor. Futbol ırkçılığın ve şiddetin kalesi olarak görülse de bu taraftarlar futbolu devletin ayrımcı mekanizmalarının daha az etkili olduğu “liberal bir korunak” olarak görüyorlar (8). Ortak payda onları İsrailli taraftarlara bağlarken, “iyi oyunu” sevdiklerini vurguluyorlar. Arap ya da Filistin milliyetçiliğine dayanan tezahüratlar oyunu bölebilirdi; çünkü İsrail Yahudileri bunları protestonun uç bir şekli olarak görüyorlar. Sakhnin stadyumundaki sloganlar ya diğer İsrail takımlarının taraftarlarının kullandığı İbranice tezahüratlarla ya da cinsiyetçi ve homofobik Yahudi küfürleriyle aynı (“Beitar fahişe,” “çük üstünde Beitar”) ya da “peygamber için dua et” gibi milliyetçilik alakası olmayan dini sözler.
Bu arka plan göz önünde bulundurulduğunda, Beitar’a karşı oynanan oyunlar özelikle zorluk teşkil ediyor. Özellikle, Sakhnin tezahürat bölümünün karşılaşmak zorunda kaldığı provakasyonlar düşünülürse. Sakhnin taraftarları tarafından kullanılan söylem, özellikle Yahudi medyasına yöneldiklerinde açık bir çatışmayı “aydınlanmış, toleranslı” taraftarla “ırkçı fanatikler” arasındaki çatışma olarak, yeniden tanımlama eğilimini yansıtır. Sakhnin taraftarlarının diğer takım ve oyunculara ettikleri hakaretler nadiren Yahudi karşıtıdır ve çoğu zaman İsrail karşıtı bile değildir. Bazen devlete karşı kötü küfürler yükseldiğinde kalabalık bu sesleri bastırır. Ocak 2006’da, hararetli bir Beitar-Sakhnin maçında, taraflar karşılıklı küfürleştikten sonra bir Sakhnin taraftarı televizyon kamerasına bakar ve şunları söyler: “Onlar Yahudi değil; onlar ırkçı.” Alt metin şudur: Ben onlara etnik kimlikleri yüzünden küfür etmiyorum (onların biz Arapları lanetledikleri gibi), ben onları ahlaken çökmüş oldukları için lanetliyorum.
Milyarder ve Tabanı
Beitar-Sakhnin çatışmasındaki tarafların bir ortak noktası var. 2005’ten beri, her iki takımın da sponsoru Arkadi Gaydamak, beş ülkenin pasaportuna sahip Rus bir Yahudi milyarder ve Fransa’da yasadışı silah ticaretinden aranıyor. 2005 Ağustos’unda Beitar Kudüs’ü satın aldı ve başına geçti. Aynı ayda, Sakhnin’i finansal olarak desteklemeye başladı. Yetenek için hisse senedi imzalamak üzere kesesini açtı: 2007’de, Beitar dokuz yıl içerisinde önemsiz bir şampiyonluk kazandı ve Sakhnin birinci lige yükseldi. Eylül’de, açık çıkar çatışması göz önünde bulundurulursa, İsrail Futbol Birliği Gaydamak’ın Sakhnin üzerindeki hisselerini bırakmasını istedi ama kodaman, takıma yatırım yapmak için dolaylı yollar kolluyordu.
Gaydamak’ın araçsal motifleri açıktır. Bir sonraki parlamento seçimlerinde Sosyal Adalet isimli yeni kurulmuş partisiyle ortaya çıkacaktır. Parti platformu taslağı “ayrımcılığa maruz kalan azınlıklar için ortak bir payda yaratmak” amacında olduğunu açıklar. Filistin vatandaşları büyük bir unsur olarak kabul edilir (9) ve yardımsever projelerinin ışığında Gaydamak İsrail’deki tüm çalışan sınıfın oylarını kazanmayı amaçladığını açıklar. Kudüs belediye başkanı olma konusunda hırslı olduğu biliniyor, bu da neden Beitar kulübüne sponsor olduğunu açıklıyor. Fakat Beitar Kudüs, aslında tüm ülkeye yayılan bir hayran tabanı olmasıyla, tabanının büyük şehirlerin çevresinde “gelişmekte olan şehirlerindeki” ekonomik açıdan güçsüz kesimden gelmesiyle ve çoğunlukla Mizrahim olmasıyla övünür (10). Yani Gaydamak, Kudüs şehir surlarından daha fazlasını amaçlamış olmalı.
Beitar’ın Gaydamak tarafından satın alınması onu İsrail’in en güçlü ve en zengin takımı yaptı ve taraftarları arasındaki popülaritesini artırdı. Fakat Beitar’ı satın aldıktan kısa süre sonra ilk denemesinde sınıfta kaldı. Potansiyel seçmeninin arasındaki çatışmayı düzeltmek amacıyla ‘Sakhnin’in bir önceki kaptanı Abbas Sawan’ı Beitar’a’ alacağını açıkladı.
Beitar İsrail’de birinci ligdeki takımında hiç Arap oyuncu bulundurmamış olan tek takımdı ve Beitar taraftarlarının bir futbolcuyla yapılacak anlaşmayı engellediklerini belgeleyen kayıtlar vardı. 2000’de, birçok Dürzi gibi İsrail Savunma Kuvvetleri’nde hizmet etmiş olan Dürzi oyuncu Wisam Ismi davet edildi ama bu bir grup Beitar fanatiğini onu bir dolu küfürle karşılamasına engel olmadı. Ismi Beitar’a katılmadı. Arap karşıtı duruş, daha genel Müslüman karşıtı bir duruşa dönmüştü. 2004’te Nijeryalı Müslüman oyuncu İbrahim Nadallah sezona takımda başladı ama kalabalığın sistematik tacizi sonucu yolun yarısında ayrıldı (11).
Görünen o ki, Gaydamak, Sawan’ı davet ederek, Beitar’ın en hevesli ve etkili taraftarlarının Arap karşıtı duygularını hafife almıştı. Öfkeli protestoların karşında inisiyatifinden vazgeçmek zorunda kaldı. Geniş ve çok çeşitli Beitar taraftar tabanındaki Arap karşıtı tonun niceliksel gücü belirsizdir. Fakat açık olan şu ki, ırkçılar kulübün başkanının yeni bir gelenek başlatmasını engelleyecek kadar güçlüler.
Gaydamak ve kalabalık arasındaki güç mücadelesi devam etti. 2006 yazında bir grup taraftar, 17 yaşındaki gençler takımından bir Ganalı’ya dinle ilgili lanetler yağdırdılar; çünkü onu isminden, Bukri Sadat, dolayı Müslüman sanmışlardı. Sadat kısa sürede başka bir kulübe geçti. Nisan 2007’de Gaydamak, bir sonraki sezon için iki “Müslüman oyuncu” alma niyetinin olduğunu açıkladı. Binlerce taraftar gösteri yaptı ve Gaydamak’a “Araplar var, taraftarlar yok.” diye bağırdı (12). Yine amaçlarına ulaştılar –takım sezona söz verilmiş eklemeler olmadan başladı. Ekim’deki bir Beitar-Sakhnin maçında, bir Beitar taraftarı Channel 10 televizyon kanalı muhabirine: “[Beitar takımında] bir Arap oyuncu olduğu gün, bir tek taraftar kalmayacak. Herkes intihar edecek. Sırtımda bir Beitar dövmesi var. Onu dağlayacağım” dedi.
Sakhnin oyuncusu Abbas Sawan çoğu Arap taraftarların futbola birleştirici bir anlam yüklemesini ve bunun sonucu stadyumda dikkatli davranmasını kendince dile döküyor. 2006 Ocak’ındaki sorunlu maçtan hemen sonra Gaydamak’ın evinde düzenlenen “uzlaşma yemeğinde” şöyle demişti: “ ‘Uzlaşma yemeği,’ futbolu sadece araç olarak kullandığımız daha önemli bir şeyi, yani barış ve birlikte yaşama anlayışını sembolize ediyor.” (13)
Popülist politik platform ve Arkadi Gaydamak’ın kişisel cömertliğinin sınırın her iki yakasındaki taraftarlardan oy alıp alamayacağını zaman gösterecek.
Dışlama ve Dahil Etme
Bu arada, ne İbranice ne Arapça bilen dışlanmış milyarder, Beitar Kudüs ve İttihad Abna’ Sakhnin taraftarları arasında sosyolojik konum benzerliği olduğu gibi potlar kırmaya devam ediyor. Futbol taraftarlığı taraftar tabanı için ikili bir yol oluşturabilir: etnik ve milliyetçi protestolarını açığa çıkarma ve birinci sınıf İsrail vatandaşı olma arayışı için. Aynı zamanda, maçlara katılan taraftarların görece genç olması bu stratejilerin benimsemesinde etkili bir sosyalleşme aracı.
Beitar taraftar çekirdeği söz konusu olduğunda, Arapları İsrail kolektif kimliğinden bariz dışlama isteği, -onları sürme ve öldürme derecesinde,- onların kendilerini meşru İsrailliler olarak kabul ettirmelerine giden yol ve onları dışlamış olan hegemonik ideolojiye karşı bir protesto biçimi. Sakhnin taraftarları söz konusu olduğunda, Yahudi takımlarını fiziksel bir yarışta yenmek, vatandaş olarak sallantıdaki durumlarından ötürü zedelenmiş olan milli ataerkil düzenlerini onarmak için bir fırsat. Bariz milli gurur ifadeleri büyük ölçüde futbol alanından dışarı çıkarılmış. Bu iki hassas tarafın karşılaşması rekabete dayanan bir diyalektik yaratıyor; bir kampta Yahudiler ve Araplar arasında milli bir mücadele tanımı, diğeri de hoşgörülü futbol taraftarlarının ahlaki mücadelesi olarak. İsrail-Filistin çatışmasının bir mikro kozmosu olmaktan çok ötede, Beitar-Sakhnin maçları, her iki tarafın da dâhil edilme amacını güttüğü İsrail vatandaşlığı üzerine bir mücadeleyi temsil ediyor.
Dipnotlar
1) Ella Shohat, “Sephardim in Israel. Zionism from the Standpoint of Its Jewish Victims,” Social Text 19-20 (Sonbahar 1988), s. 25-26.
2) Anat Rimon-Or, “From Silence to Voice: ‘Death to the Arabs’ in Contemporary Israeli Culture,” Theory and Criticism 20 (2002). [İbranice]
3) Ammon Raz-Krakotzkin, “The Mob’s Racism, and the Racist Enlightenment,” Mahsom.com, Nisan 13, 2005.
4) Yediot Aharonot, Mayıs 31, 2002.
5) Sa’id Hasanayn, “Sakhnin Defeated the Right’s Team!” Kull al-‘Arab, Ekim 8, 2004. [Arapça]
6) NRG Sport, Mayıs 28, 2005.
7) 2005’te Sakhnin nüfusu 25.000’di. Aynı yıl, İsrail Futbol Birliği tarafından yaptırılan bir araştırma, İsrail’de yaklaşık 58.000 kişinin Sakhnin taraftarı olarak saptandığını ortaya koydu ki bu onu İsrail’in beşinci en popüler takımı yapıyordu. Sakhnin taraftarlarının diğer takımların taraftarlarından daha sadık olduğu düşünülüyor. Bu durumda bir diğer gösterge Sakhnin taraftarlığının etno-milliyetçi bağlılıkla ilişkisi. Bu çalışmaya http://football.org.il/Archive/Articles/Pages/oArticle253.aspx. adresinden online ulaşılabilir.
8) Bkz. Tamir Sorek, Arab Soccer in a Jewish State. The Integrative Enclave, Cambridge: Cambridge University Press, 2007).
9) Lily Galili, “Gaydamak’s Target: Recruiting Arap Voters,” Ha’aretz, Mart 22, 2007.
10) İsrail Futbol Birliği’nin 1997 yılında yaptırdığı bir araştırmada gelişmekte olan kent sakinlerinin yüzde 46’sı Beitar taraftarı olduğunu açıklamış. Alıntı için bkz. Shlomo Resnik, “The Sport Association Beitar: Sports, Politics and a divided Society,” yay. haz.Haim Kaufman ve Haggai Harif, Body Culture and Sport in Israel in the Twentieth Century (Kudüs: Yad BenZvi, 2002). [İbranice]
11) YNet, Ekim 14, 2004 ve diğer haberler.
12) YNet, Nisan 30, 2007.
13) YNet’e gönderilmiş video klip, 13 Ocak, 2006.